İKLİMLENDİRME, SOĞUTMA, KLİMA ENDÜSTRİSİNDEKİ FİRMALARDA YENİ ÜRÜN GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN YÖNETİMİ ÜZERİNE ÖNERİLER
İKLİMLENDİRME, SOĞUTMA, KLİMA ENDÜSTRİSİNDEKİ FİRMALARDA YENİ ÜRÜN
GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN YÖNETİMİ ÜZERİNE ÖNERİLER
Bu çalışmada iklimlendirme, soğutma, klima
sektöründeki işletmelerde yeni ürün geliştirme faaliyetlerinin yönetim
süreçleri ve çalışma kapsamı üzerine öneriler içermektedir.
Türkiye iklimlendirme, soğutma, klima endüstrisi ülkemiz
açısından yüksek öneme, teknik alt yapı ve bilgi birikimine, örgütlülüğe,
nitelikli insan kaynağına, her yıl artan ulusal ve uluslararası pazar payına
rağmen, teknoloji geliştirme (ar-ge) ve yeni ürün geliştirme (ürün inovasyonu)
faaliyetlerinde olması gereken düzeyin altında olduğu görülmektedir.
1.
GİRİŞ
En genel yaklaşım ile “İklimlendirme, Soğutma, Klima” (İSK;
ingilizce kısaltma olarak HVAC & R) olarak isimlendirilen endüstri/sektör, oldukça
fazla sayıda farklı ürün ve hizmet çeşidine sahip alt gruplardan oluşmaktadır.
Sektörde kullanılan cihaz, makina ve aksamların üretici firmalarını, tesisat
proje tasarım ve uygulayıcı taahhüt firmalarını, ithalatçı ve servis
firmalarını kapsamaktadır. Sektörün en geniş aralıkta içerdiği ürün ve
hizmetler, endüstriyel ve ticari soğutma, derin dondurma, ısıtma,
iklimlendirme, klima cihazları ve aksamları imalat ve ithalatı; havalandırma,
buhar, proses, ısıtma soğutma mekanik tesisat projelendirme, uygulama ve
servisi; pompa, filtre vb. tesisat ekipmanları imalat ve ithalatı; soğuk
odalar, yalıtım, sektörel yazılımlar, test, otomasyon vb. sistemlerdir.
İklimlendirme, soğutma, klima sektörü, ülkemizde ve dünya
genelinde hız kesmeksizin yükselen ciddi bir teknolojik ve ticari
gelişim-değişim içerisindedir. Sektörün kapsadığı ürün ve hizmet çeşidi zengin,
uluslararası ve ulusal örgütlülüğü geniş ve etkin, endüstriyel standartları,
teknik ve teorik bilgi birikimi yüksek bir yapıdadır. Bu özellikleri itibari ile
önde gelen sektörlerden bir tanesidir.
Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde
ilgili tüm kurum ve kuruluşların görüşleri alınmak suretiyle “2023 Türkiye
İhracat Stratejisi ve Eylem Planı” hazırlanmış, 2023 yılı için 500 milyar dolarlık
ihracat hedeflenmiştir. Bu hedefin 100 milyar dolarlık kısmının makina ve
aksamları imalat sektörü tarafından gerçekleştirilmesi beklenmektedir. Makina
ve aksamları sektörü altında yer alan iklimlendirme, soğutma, klima sektörü bu
ihracatın %15’ini gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. 2010 yılında, Türkiye
iklimlendirme pazarı ticaret hacmi yaklaşık 10 milyar dolardır. 2023 yılında
hacmin 2,5 kat büyüyerek 25 milyar dolarlık bir seviyeye çıkması
öngörülmektedir.
2012 yılında yayınlanan “TOBB Türkiye İklimlendirme Meclisi
Sektör Raporu 2011” çalışmasında ve 30 Kasım-02 Aralık 2012 tarihleri arasında
İSİB (İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği) tarafından Antalya’da
düzenlenen çalıştayda, belirtilen ihracat hedefinin gerçekleştirilebilmesi için
çeşitli alanlarda stratejiler belirlenmiştir. Bu stratejiler, insan kaynakları,
enerji verimliliği, standartların oluşturulması ve uygulanması, yerli
markaların küresel oyuncu haline gelebilmesinde tasarım firmaları ile
işbirliği, ar-ge, üniversite-sanayi işbirliği, bölgesel merkez olma,
müteahhitlerle işbirliği, tedarik zincirinin geliştirilmesi, kümelenme
geliştirme, sektörel STK’lar, müteahhit-standart ikilemi, küresel marka
oluşturmak, yabancı sermayeli firmaların Türkiye’de yatırım yapması, devlet
teşvikleri, kamu kurumlarının bilinçlendirilmesi, kurumsallaşma, esneklik, yurt
dışından firma satınalma, kalifiye işgücü desteğidir.
Enerji verimliliği, standartların oluşturulması ve
uygulanması, yerli markaların küresel oyuncu haline gelebilmesinde tasarım
firmaları ile iş birliği, ar-ge ve üniversite-sanayi iş birliği stratejileri
ürün geliştirme ve inovasyon süreçleri ile doğrudan bağlantılı olan
stratejilerdir. Bu süreç, kuşkusuz, sürdürülebilir ve sistematik teknoloji
geliştirme (ar-ge) ve yeni ürün geliştirme (ürün inovasyonu) faaliyetlerinin
yürütülmesini zorunlu kılmaktadır.
Araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin “neden” yapılması
gerekliliği üzerinde çokça durulmasına karşın; firmaların teknolojik üretim
düzeyi, ürün katma değer niteliği, çalışan sayısı, finansal büyüklükleri,
kurumsal yapıları vs. ile ilişkili olarak geliştirme faaliyetlerin “nasıl”
yapılması gerektiği konusuna yönelik yapılan nitelikli araştırma ve çalışma
göreceli olarak azdır ve eksikliği hissedilmektedir.
İklimlendirme, soğutma, klima sektöründeki işletmelerde
yeni ürün geliştirme faaliyetlerinin yönetim süreçleri ve çalışma kapsamı
üzerine öneriler içeren bu çalışma temel iki bölümden oluşmaktadır. Birinci
bölümde sektör ar-ge durumu incelenmekte; ikinci bölümde, sektörde faaliyet gösteren
işletmelerde ürün geliştirme faaliyetlerinin yönetimi üzerine öneriler
tartışılmaktadır.
2.
İKLİMLENDİRME, SOĞUTMA, KLİMA SEKTÖRÜ AR-GE VE
ÜRÜN GELİŞTİRME ÇALIŞMALARINA BAKIŞ
İklimlendirme,
soğutma, klima sektörü ülkemiz açısından yüksek sektörel seviyeye, öneme,
teknik alt yapı ve bilgi birikimine, örgütlülüğe, nitelikli insan kaynağına ve
pazar payına sahip olmasına rağmen araştırma, ürün geliştirme ve yenilik
(inovasyon) faaliyetlerinde istenen düzeye ulaşamamıştır. Yeterli ar-ge
yatırımının yapılmaması sektörün zayıf yönü olarak ortaya çıkmaktadır.
TOBB 2011 Türkiye İklimlendirme Meclisi Sektör Raporu’nda,
2023 yılında 15 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için belirtilen
stratejilerden ar-ge stratejisi şu biçimde açıklanmaktadır:
• “Sektördeki
firmalar, Ar-Ge’yi çoğu zaman, mevcut ürünlerin hatlarının iyileştirilmesi
olarak görmektedirler. Birçok firma, Ar-Ge bölümüne sahip olmakla birlikte yeni
teknoloji üretimi yapılmamaktadır. Teknoloji geliştirilmesi için, üniversite iş
birliği önemli bir kaldıraç sağlayacaktır. Dolayısıyla, sektör firmalarının
üniversite iş birliklerini, özellikle, Ar-Ge bölümlerinin doğal bir uzantısı
olarak görmeleri gerekmektedir.
• Türkiye’nin gittikçe önem kazanan bir üretim üssü olması,
doğal olarak Ar-Ge ihtiyacına ciddi bir zemin oluşturacaktır. Yerli firmalara
ek olarak yabancı firmaların Türkiye’yi üretim üssü olarak seçmeleri,
iklimlendirme sektörü kümelenmelerinin gelişmesini sağlayacaktır. Bu sayede,
ürün ve üretim bazlı Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesinin önü açılacaktır.
• İklimlendirme sektörünün Ar-Ge kabiliyetinin gelişmesinin
en önemli basamaklarından birisi, özel sektörün üniversiteler ile iş birliğini
artırmasıdır. Özel sektör firmaları, bu iş birliğinden elde edecekleri katma
değerin farkında olarak, üniversite ile yapılacak işbirliğini, firmasının bir
ihtiyacını düşük maliyetle çözdürebilme yolu olarak görmemeli, bunun yanı sıra,
üniversite işbirliği projelerine yeterli bütçeleri ayırmalıdırlar.”
2.1. Eurovent
Sertifikası Verileri ve Pazar Payı Oranlarının Ar-Ge Faaliyetleri ile
İlişkisinin Değerlendirilmesi
Eurovent sertifikası,
iklimlendirme, soğutma, klima alanında kullanılan belli başlı ürün gruplarına
yönelik isteğe bağlı alınan, uluslararası “performans ispat” belgesidir.
Ürünlerin kapasite ve performans değerlerinin, Avrupa ve diğer uluslararası
standartlara göre bağımsız test laboratuarlarında doğrulandığını ispat eden;
merkezi Paris’te bulunan Eurovent Sertifikasyon Firması tarafından verilen ürün
performans ispat sertifikasıdır. Geçerlilik gördüğü temel pazar Avrupa’dır.
Eurovent sertifikası bir kalite veya güvenlik sertifikasyonu olmayıp, yalnızca
imalatçıların yazılımlarında ve teknik ürün kataloglarında
yayınladıkları/belirttikleri ürün performans ve kapasite değerlerinin
doğruluğunu onaylamakta ve sertifikalamaktadır. Eurovent Sertifikasyon
firmasının kurucusu ve sahibi Brüksel merkezli Eurovent (isim değişikliği
öncesi Eurovent-Cecomaf) Derneğidir.
Sayısı on sekiz olan Eurovent Sertifikasyon programları,
plakalı tip hava-hava ısı eşanjörleri (AAHE), döner tip tip hava-hava ısı
eşanjörleri (AARE), hassas klimalar (CC), konfor klimaları (AC), klima
santralleri (AHU), soğuk tavan üniteleri (CB), kanatlı borulu tip ısıtma ve
soğutma eşanjörleri (COIL), soğutma kuleleri (CT), damla tutucular (DE),
fancoil üniteleri (FCU), M5-M9 sınıfı hava filtreleri (FIL), oda soğutucu
evaporatörler (HE-COOL), hava soğutmalı kondenserler (HE-COND), kuru
soğutucular (HE-DCOOL), likit soğutma grupları ve ısı pompaları (LCP-HP), çatı
tipi klima üniteleri (RT), soğutmalı teşhir dolapları (RDC) ve hazırlık
aşamasında olan değişken akışkan debili klimalar (VRF) ürün gruplarını
kapsamaktadır. Katılımcı firmalar birden fazla sertifikasyon programına dahil
olabilmektedir. Eurovent Sertifikasyon Programlarına Ürün Grubu Bazında
Katılımcı sayıları Tablo 1.’de verilmiştir. Klima Santralleri, fancoiller ve
likit soğutma gruplarının sırasıyla en fazla sayıda katılımcıya sahip
programlar oldukları görülmektedir.
Ürünler için sertifikayı bir kez almak yeterli olmamaktadır.
Her program için farklı periyotlarda tekrar testleri yapılması zorunludur.
Sertifika alma süresi, programın yapısına bağlı olarak değişmekle birlikte
-Eurovent’teki bürokratik süreçlerin ve test merkezinin yoğunluğunun da
etkisiyle yaklaşık 1- 1,5 yılı bulabilmektedir. Sertifika bedeli programda
uygulanacak testlerin sayısına bağlı olarak değişmektedir. Bunun yanı sıra,
Eurovent tarafından yıllık üyelik bedeli alınmaktadır.
Eurovent Sertifikasyon programlarına farklı kıtalardan olmak
üzere toplam 38 ülkeden 203 adet katılımcı firma mevcuttur. Ülkelere göre
sertifikalı firma sayılarının gösterildiği Tablo 2.’de, katılımcı sayısına göre
ilk üçte İtalya (41), Fransa (26), ve Almanya’nın (20) yer aldığı görülmekte;
Türkiye’nin 16 katılımcı ile ilk üç ülkeden hemen sonra gelen 4. en fazla
sertifikaya sahip ülke olduğu göze çarpmaktadır. Son dört yıldır bu ülkeler
sıralarını korumaktadır. Türkiye’de 2009 yılında 13 olan sertifikalı firma
sayısının 2013 yılının başında 16 firmaya çıktığı görülmektedir.
Ülkemizde, İstanbul’da 5 adet, Kocaeli’nde 1 adet,
Sakarya’da 1 adet, İzmir’de 5 adet ve Ankara’da 4 adet olmak üzere Eurovent
sertifikası olan toplam 16 firma vardır. Firmalarımız, klima santralleri (10
katılımcı), kanatlı borulu tip ısıtma ve soğutma eşanjörleri (3 katılımcı),
fancoil üniteleri (2 katılımcı), hava filtreleri (1 katılımcı) ve çatı tipi
klimalar (1 katılımcı) olmak üzere 5 farklı program kapsamında
sertifikalanmıştır [6]. Eurovent sertifikası olan işletme sayımızın önümüzdeki
yıllarda artacağı tahmin edilmektedir. Klima santralleri programında Türk
firmalarının oranı %12,6 ile dikkate değer seviyede yüksektir. Bunun yanı sıra,
ısıtma ve soğutma eşanjörü programının 5 katılımcısından 3’ü Türk firmalarıdır.
Eurovent sertifikalı firma bilgilerinden derlenen bu veriler
İSKİD 2011 yıllık istatistikleri ile birlikte değerlendirildiğinde ortaya
oldukça önemli sonuçlar çıkmaktadır. Türk Firmalarının Eurovent Sertifikası
sahip oldukları ve olmadıkları birkaç örnek ürün grubunun imalat, ihracat ve
ithalat durumu incelendiğinde, Eurovent sertifikasına sahip olduğumuz ürün
gruplarında ithalatın ihracata oranla çok daha geride olduğu görülmektedir.
Eurovent sertifikası alımı sürecinin belirli bir yazılım ve
ürün geliştirme çalışması gerektirdiği düşünülürse, ürün geliştirme faaliyeti
yürüten ve bunu ürünlerine aldığı performans sertifikası ile ortaya koyan
sektör firmalarımızın pazar paylarını nasıl artıracağı çok açık bir biçimde
ortaya çıkmaktadır. Bu durum ürün geliştirme çalışmalarının, firmaların satış
ve pazar payının artırılmasında önemli bir gösterge olarak ortaya çıktığının
bir ispatı olarak da düşünülebilir.
2.2. TÜBİTAK-TEYDEB
Desteklerinden Yararlanan Sektörel Firma Sayısı Verilerinden Ar-Ge Çalışmaları
Durumunun Değerlendirmesi
Araştırma ve ürün geliştirme faaliyetlerine yatırım yaparak
daha ileri düzeye ulaşmak isteyen işletmeler, ar-ge çalışmaları kapsamında
yapacakları harcamalarda farklı finansman kaynakları kullanabilirler. Bunlar
işletmenin öz kaynakları, halka açık sermaye artırımı, banka kredileri, girişim
(risk) sermayesi, uluslararası fonlar ve son yıllarda ülkemizde oldukça ciddi
miktarlarda ve yaygın bir biçimde verilen kamu destek ve teşvikleri olabilir.
Ülkemizin uluslararası düzeyde rekabet gücünü artırmak;
sürdürülebilir teknolojik, sosyal ve ekonomik gelişimi sağlayarak refahı
yükseltmek en önemli ulusal amaçlardan bir tanesidir [8]. Bu amaç doğrultusunda
kamu ya da kamu ile ilişkili kurumlar (TÜBİTAK, TTGV, KOSGEB, Kalkınma
Ajansları, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, vs.) tarafından araştırma ve ürün
geliştirme faaliyetleri desteklenmekte ve teşvik edilmekte; bu amaçla kaynaklar
ve bu kaynaklardan yararlanan firma sayısı her geçen yıl arttırılmaktadır.
Ülkemizde araştırma kurumlarına, üniversitelere, araştırmacı
ve girişimcilere, kamu kurumlarına ve özel işletmelere yaygın olarak ar-ge
desteği sağlayan ve ar-ge faaliyetleri için ulusal düzeyde yönlendirici olan en
önemli kurum TÜBİTAK’tır [11],[12]. Endüstriye yönelik TÜBİTAK ar-ge destek
faaliyetleri TÜBİTAK-TEYDEB (Teknoloji ve Yenilik Destek Programları
Başkanlığı) tarafından yürütülmektedir.
Bu makale kapsamında TÜBİTAK-TEYDEB desteklerinden
yararlanan firma sayısı verileri kullanılarak iklimlendirme, soğutma, klima
sektörü içerisinde araştırma ve ürün geliştirme çalışmalarının seviyesi tahmin
edilmeye çalışılmıştır. TÜBİTAK-TEYDEB bünyesinde yürütülen destek
programlarına ilişkin istatistikler her yıl güncellenmektedir. 2012 yılında
yayınlanan en güncel istatistiklerde 1995-2012 yılları arasında TÜBİTAK-TEYDEB
tarafından desteklenen kuruluş sayısının 6204 olduğu belirtilmektedir [10]. Bu
kuruluşların içerisinden sektörümüzdeki firmaların sayısı tespit edilmeye
çalışılmıştır.
1995-2012 yılları
arasında TÜBİTAK-TEYDEB tarafından desteklenen 6204 adet kuruluşu içeren
listeden sektörümüzün anahtar kelimeleri ile arama yapılmıştır. Seçilen sekiz
anahtar kelime şunlardır:
1. Isıtma
2. Soğutma
3. İklimlendirme
4. Termik
5. Klima
6. Havalandırma
7. Dondurma
8. Buhar
Belirtilen arama kelimelerine istinaden –mükerrer olmaksızın
yapılan sayımda- 72 adet sektörel firma tespit edilmiştir. Bu rakam 6204 adet
kuruluş içerisinde %1,15’e karşılık gelmektedir. TÜBİTAK TEYDEB’e ek olarak
KOSGEB destekleri ve diğer desteklerden faydalanma oranlarını bu orana eşit
kabul edersek, toplamda % 2,3 gibi bir orana ulaşırız ki bu da fikir vermesi
açısından önemlidir.
Daha önceki bölümlerde de belirtildiği üzere, bu konuya
yönelik olarak Teskon 2007 Kongre Bülteninde şu tespitlerde bulunulmuştur:
“TÜBİTAK ve TTGV desteklerinden (hibe ve kredi) yararlanan sektörel firma
sayısı çok az olup, desteklenen firma toplamından ancak %2 pay almaktadır.
Tesisat sektörünün aldığı toplam “hibe/kredi” miktarı ise değer olarak toplamın
%1,6'sıdır [4].” Görüldüğü üzere rakamlar birbiriyle uyumludur. Sektörün devlet
desteklerinden yararlanma oranı yaklaşık %2 mertebelerindedir. Bu hali ile de
ar-ge alt yapısının gelişmiş olduğunu iddia etmek güçtür.
3.
TÜRKİYE İKLİMLENDİRME SOĞUTMA KLİMA SEKTÖRÜNDEKİ
İŞLETMELERDE ÜRÜN GELİŞTİRME VE YENİLİK FAALİYETLERİNİN YÖNETİMİ ÜZERİNE
ÖNERİLER
Temel iki bölümden
oluşan bu makalenin birinci bölümünde sektörel endüstrinin ürün geliştirme
çalışmalarının düzeyi üzerinde durulmuştur. Takip eden ikinci bölümde ise
sektörde faaliyet gösteren işletmelerde ar-ge ve yenilik faaliyetlerinin
yönetimi üzerine öneriler tartışılacaktır.
3.1. Araştırma,
Geliştirme ve Yenilik Üzerine Temel Tanımlar ve Tanımların Önemi
Ortak bir algılama ve
anlayış yaratmak için, araştırma, ürün geliştirme ve yenilik üzerine ulusal ve
uluslararası literatürde kullanılan temel kavramların tanımlarını bilmek gerek
işletmelerde gerekse diğer araştırma kurumlarında yürütülen faaliyetler için
terimleri doğru kullanmak oldukça önemlidir.
Araştırma ve ürün geliştirme
faaliyetleri içerisinde var olan araştırmacı ve kurum yöneticileri de dahil
olmak üzere birçok profesyonelin bu alanda kabul edilmiş temel kavramların
tanımlarını bilmedikleri ve faaliyet tanımlamalarında doğru kullanmadıkları
sıklıkla gözlemlenmektedir. Tanımlar kişiye ve kuruma özel anlamlar yüklenerek
kullanılmakta böylelikle de fark edilmeden önemli bir hata yapılmaktadır. Kurum
içi iyileştirme faaliyetleri yenilik faaliyetleri ile; ürün albenisinin
arttırılması amaçlı tasarım faaliyetleri ürün geliştirme faaliyetleri ile;
maliyet düşürücü veya standart yükseltici ürün geliştirme faaliyetleri
araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile karıştırılmaktadır.
Üniversiteler, enstitüler,
araştırma kurumları ve sistemli ar-ge çalışmaları yürüten büyük işletmelerde,
araştırma ve ürün geliştirme faaliyetlerine yönelik çalışmalar çoğunlukla temel
tanımlarda ifade edilen çerçevede olmaktadır. Buna karşın, küçük ve orta
büyüklükteki işletmelerde yürütülen araştırma ve ürün geliştirme faaliyetleri
işletmenin kısıtlı kaynakları nedeni ile daha farklı yapılanabilmektedir. Bu
durum kendisini “ar-ge ve kalite kontrol şefi”, “üretim ve ar-ge sorumlusu”,
“pazar / ar-ge sorumlusu”, “satın alma ve ar-ge sorumlusu” vb. tarzında
“birleştirilmiş” görevlendirmeler ile belli etmektedir [13]. Belirtilen
tarzdaki görevlendirmelerin tek bir uzmana verilmesi veya tek bir bölüm çatısı
altında yürütülmeye çalışılması işletme olanakları ile doğrudan bağlantılıdır.
Ancak bu çeşit birleştirilmiş görev tanımlarının, ar-ge çalışmalarının doğası
gereği, “satış ve pazarlama”, “üretim ve planlama”, “finansman ve muhasebe” vb.
birleştirilmiş görevlendirmelere benzemeyeceği; bu durumda geliştirme
faaliyetlerine ayrılması gereken araştırma, düşünme, tasarlama, detaya inme,
test etme vs. zamanlarının olması gereken düzeyin çok altında olabileceği;
diğer görevlendirmenin geliştirme faaliyetleri için zaman ve konsantrasyon
kaybı yaratıp böylelikle de araştırma ve ürün geliştirme çalışmalarından
beklenen iş ve verimin alınamayabileceği riski hesaba katılmalıdır.
İşletmelerde bu biçimde organize edilen yapıların, ar-ge faaliyetlerinde
sistemli çalışma yapısının oluşmasını ve uzmanlaşma süresini
geciktirebileceğinden dolayı işletmelerin araştırma, geliştirme ve yenilik
kültürünü kazanmasında negatif etkide bulunabileceği ihtimali de gözden
kaçırılmamalıdır.
+90 212 343 50 40
+90 553 343 50 40
Yorumlar
Yorum Gönder